Türkiye’de İnsan Hakları ve Kadına Şiddet

Bugün « gelişmekte olan ülkeler » sınıfında kendine uzunca bir süredir yer edinen Türkiye’nin İnsan Hakları konusunda dünyada ve Avrupa’da örnek gösterilecek bir konumda olmadığını söylemek mümkündür. Gerek düşünce ve ifade özgürlüğü, gerekse bireysel özgürlükler bakımından İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine teoride bağlı olan Türkiye’nin, toplumsal ve demokratik düzeyde ne kadar bağlı olduğunu anlamak için kadın hakları, eşitlik ve kadına yönelik şiddet konularına değinmek yerinde olacaktır.

kadina siddetBatılı ve Doğulu olmak arasında dengeleri bulmaya çalışırken geleneksel kültür ve modernizm arasında daima çatışmalar ve bocalamalar yaşamış bir toplumda, geleneksel kültürün bir getirisi olan toplumcu yapı, bunun dayandığı din ve ataerkil feodal yapı toplumun özellikle kırsal kesimlerinde daha fazla korunmuş, mevcut düzenin devamını sağlayan işlevsel bir yapı olarak yeni nesillere aktarılmaya devam etmiştir. Türkiye’de Cumhuriyet tarihi boyunca farklı politik, kültürel ve sosyal alanlarda varlık mücadelesi veren kadınlar, gerek toplumun kendisi, gerekse yönetimler tarafından baskılara maruz bırakılmış, yahut korunması gereken bir obje konumuna yerleştirilerek sosyal hayattan dışlanmıştır. Kadının tehlike ve tehdit altında olduğunu varsayan bu kabul, kadına yönelik şiddet, cinsel şiddet ve cinayet vak’alarında yine provokatif unsur olarak kadına işaret etmekte, davetkar yahut tedbirsiz olmakla suçlamakta, buna karşın erkeği yasalarla koruma yoluna gitmektedir. Hangi ekonomik sınıf veya etnik gruptan olursa olsun, yasalar karşısında eşit olmayı, adaleti, toplum içinde birey olarak hür yaşamı vaat edemeyen devletlerde bu adaletsiz ve çarpık düzen, en çok zayıfların ve hakimiyet kurulmak istenen kitlenin üzerinde kendini göstermektedir. Kadın, zengin, fakir, eğitimli, eğitimsiz fark etmeksizin gündelik hayatında, iş hayatında, aile ve arkadaş çevresinde, şehirde ve kırsalda, evinde şiddet ve tacize maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet şekilleri, fiziksel şiddet, cinsel şiddet, duygusal şiddet, ekonomik şiddet olarak sınıflandırılabilir

Her yıl daha da çok dikkat çeken ve giderek artan kadına yönelik şiddet, 2014’te 209 kadının ölümüne sebep olmuştur. Sadece ana akım medyaya yansıyan haberlerin istatistiğine dayanan bu sonuca göre ayrıca, 123 kadın darp edilip, 50 kadın taciz ve tecavüze uğramıştır. Medyaya yansımayan polis kayıtları ve polise bile aktarılmayan şiddet ve tecavüz vak’aları da dikkate alındığında,Türkiye’de kadın ve insan hakları bakımından durumun vahimliğini ortaya koymaktadır.

Özgecan Aslan’ın cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalıp, vahşice öldürülmesi ve yok edilmeye çalışılması, Türkiye’de kadın haklarının ve kadının statüsünün anlaşılması, sebep ve sonuçlarının araştırılması ve bu durum karşısında harekete geçilmesi bakımından toplumun her kesimini ilgilendiren bir örnek niteliğindedir.